EYYÜBİYE
SANLIURFA KURTULUS MÜZESI (MAHMUD NEDIM KONAGI)
Eski Devlet Hastanesi yakınındadır. 1903 tarihinde insa edilmistir. Avrupai tarzda konak
mimarisi ile geleneksel tarzda Urfa evi mimarisinin kaynastıgı bir özellige sahip olan ve
oldukça genis bir alana yayılan konak, haremlik ve selamlık bölümlerinden meydana
gelmistir. 1940’lı yıllarda Halk Tiyatrosu bu binada gösteriler yapmıstır. Konak, Sanlıurfa
Valiligi tarafından onarılmıs ve 11 Nisan 2009’da “Sanlıurfa Kurtulus Müzesi” olarak
hizmete sunulmustur. Ayrıca Konagın bir bölümü, Devlet Türk Halk Müzigi Korosu’na tahsis
edilmistir.
Mahmud Nedim Konagı
FIRFIRLI CAMII(ON IKI HAVARI KILISESI AZIZ HAVARILER KILISESI)
Vali Fuat Bey Caddesi’nde (Büyükyol) bulunan ve kilise olarak insa edilen yapı, Oniki
Havari Kilisesi olarak ta kayıtlara geçmistir. Osmanlı Döneminde yapı üzerinde rüzgârgülü
benzeri materyaller oldugundan halk arasında “Fırfırlı Kilise” olarak isimlendirilmistir.
Kaynaklara göre Hıristiyanlık açısından büyük önem tasıyan ve Van bölgesindeki Varak
Manastırında bulunan “Varak Haçı” 1092 yılında Urfa’ya getirilerek bu kiliseye
konulmustur. Caminin mihrabı üzerindeki kitabeden anlasıldıgına göre 1956 yılında kiliseden
camiye çevrilmistir. Camiye çevrilirken özel bir isim kullanılmamıs üzerine konulan
rüzgârgülünden dolayı Urfa agzı ile "Fırfırlı Cami" ismi kullanılmıstır. Yapının dikkat çeken
yönlerinden birisi de yarım sütunlar ile dıs cephelerdeki tas duvarda bulunan bezemelerdir.
3
Fırfırlı Camii
Fırfırlı Camii Içten Görünüm
SELAHADDIN EYYUBI CAMII
( AZIZ JOHANNES PRODROMOS ADDAI KILISESI)
Yapı, Vali Fuat Bey Caddesi’nde (Büyükyol) bulunmaktadır. 457 yılında Piskopos Nona
tarafından yaptırılan Vaftizci Yahya Kilisesi'nin üzerine 19.yy baslarında insa edildigi tahmin
edilmektedir. Dönemi ve bölgedeki en büyük kilise olması dolayısıyla katedral olarak da
adlandırılmıstır. Yapı uzun yıllar harap durumda kalmıs ve bir ara elektrik santrali olarak
kullanılmıstır. 28 Mayıs 1993’te onarımı yapılıp, cami olarak ibadete açılmıstır. Caminin
girisi batı yönünde olup, son cemaat yeri de daha önceki kilisenin narteksinden(giris bölümü)
yararlanılarak yapılmıstır. Ibadet mekânı oldukça genis ölçüde pencerelerle aydınlatılmıstır.
4
Yapı üzerindeki pencerelerin kenarlarında kiliseden kalan yarım sütunlar ve birbirlerine
dolanmıs ejder kabartmaları bulunmaktadır. Ilk kilisenin Selahaddin Eyyubi tarafından bir
dönem cami olarak kullanılmasından dolayı yapı camiye dönüstürüldügünde aynı isimle
anılmıstır. Cami, 2010-2011 yılında, Vakıflar Genel Müdürlügü tarafından onarılmıstır.
Selahaddin Eyyubi Camii
KÜÇÜK HACI MUSTAFA HACIKAMILOGLU KONAGI (CEVAHIR KONUKEVI)
Vali Fuat Caddesi (Büyükyol)'nin, Halil-ür Rahman Gölü'ne yakın kesiminde, Selahaddin-i
Eyyubi Camii'nin karsısındadır. Bu tarihi konak, 19. yüzyılın ikinci yarısında insa edilmistir.
Haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümü vardır. Insa malzemesi kesme tastır. Küçük
Hacı Mustafa Hacıkâmiloglu Konagı olarak da bilinen bu konak, emekli valilerden Cemal
Mirkelamoglu'nun varisleri temsilen sagladıgı maddi ve manevi destek sonucunda Sanlıurfa
Valiligince Il Özel Idaresi adına 1991 yılında satın alınarak restore edilmistir. Konak
günümüzde sıra gecelerin düzenlendigi bir konuk evi olarak kullanılmaktadır.
Cevahir Konukevi
5
HALEPLIBAHÇE MOZAIKLERI
Savasçı Amazon Kraliçesi Penthesileia
Halil ür-Rahman Gölü(Balıklıgöl) çevresindeki Haleplibahçede, 2007 yılında yapılan
kazılarda, günümüzden 3.000 yıl önce Egeden, Karadeniz’e ve Anadolu’nun içlerine uzanan
kültür havzasında, erkek egemenligine karsı savasan Amazon kadınlarının av sahnesi mozaigi
bulundu. Mozaiklerin ilk tespiti Yrd.Doç.Dr Bahattin ÇELIK ve Arkeolog Ali UYGUN
tarafından yapıldı.
Savasçı Amazon Kraliçesi Antiope
Haleplibahçe Mozaiklerinin en önemli özelligi “Savasçı Amazon Kraliçelerinin Tanımlı
Olarak Mozaige Resmedilmis Dünyadaki Tek Örnegi” nin burada ortaya çıkmasıdır.
Uzmanlar, Haleplibahçe Mozaiklerinin mozaik teknigi, sanatı 4 mm2 ebadında Fırat Nehri’nin
orijinal taslarından yapılması ve benzeri özelliklerinden dolayı, dünyanın en kıymetli mozaigi
olarak tanımlamaktadır.
6
Savasçı Amazon Kraliçesi Hippolyte
Halepli Bahçe’de Sanlıurfa Valiligi imkânlarıyla Sanlıurfa Arkeoloji Müzesi Baskanlıgında
ve arkeologlarımızın nezaretinde, ilk etapta 100 m2’lik mozaik gün ısıgına çıkarılmıstır. Av
sahnesi mozaiginin kenar bordürlerinde, geometrik motifler, bitki desenleri, güvercin,
kanatsız eros, sincap, ördek, keklik, ceylan ve tazı figürlerine yer verilmistir. Mozaigi
çevreleyen bordürün köselerinde ise “Edessa Güzeli” diye kamuoyuna yansıyan, mask
dısında, ana sahnede dört amazon kraliçesi Hippolyte (Hipplüte), Antiope, Melanipe
(Melanipe) ve Penthesileia (Pentesileya) savasçı amazon kadınlarına özgü giysileriyle, tek
gögüslü olarak at üstündeki av sahneleri tasvir edilip Grekçe isimlerine yer verilmistir.
Savasçı Amazon Kraliçesi Melanipe
Haleplibahçe’de yapılan kazı çalısmaları sonucu farklı mozaikler de ortaya çıkmıstır. Bunlar
arasında en önemlilerinden biri Truva Savası’nın kahramanlarından Asil(Akileus)’dir.
7
Alanda Asil’in hayat hikâyesini konu alan taban mozaigi, Sanlıurfa Müzesi arkeologları
tarafından ortaya çıkarılmıstır.
Asil Mozaigi
Kazı çalısmalarında ortaya çıkarılan ve Roma dönemine tarihlenen yerden ısıtmalı hamam da
alanın nedenli önemli bir yerlesim yeri oldugunu gözler önüne sermektedir. Tüm bu
özelliklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlıgı Haleplibahçe’de biri arkeoloji digeri
mozaik müzesi olmak üzere iki adet müze yapılmasına karar vermistir. Yeni Sanlıurfa
Arkeoloji Müzesi ve mozaikler için yapılan Edessa Mozaik Müsesi 2014 yılında hizmete
girecektir.
Roma Hamamı
8
HALIL-ÜR RAHMAN GÖLÜ (BALIKLI GÖL)
(ATESIN SERIN VE SELAMET OLDUGU YER)
Urfa Kalesi’nin kuzeyinde bulunan Halil-ür Rahman Gölü((Balıklıgöl) Hz. Ibrahim için
“atesin serin ve selamet oldugu” mekândır. Kutsal kitaplara göre; M.Ö. 2.000 yıllarında
Urfa’da yasayan Nemrud Bin Ken’an’ın ilahlıgını reddeden ve akıl yoluyla Rabbini bulan ilk
insan Hz. Ibrahim, Nemrud ve ahalisinin tapındıgı putları kırınca atese atılmasına karar
verilmis, Mucize-i Ibrahim bu mekânda gerçeklesmis ve mekân gül bahçesine dönüsmüstür.
Bu inanıs semavi dinlerce ve nesilden nesile aktarılan halk hafızasındaki bilgilerce de kabul
edilmektedir.
Halil-ür Rahman Gölü (Balıklıgöl)
HALIL-ÜR RAHMAN CAMII (DÖSEME CAMII) ve MEDRESESI
Halil ür-Rahman Gölü’nün(Balıklıgöl) yanında yer almaktadır. Cami halk arasında “Döseme
Camisi” olarak ta isimlendirilmektedir. 504 tarihinde Rahip Urbisyus tarafından Hz. Isa
Peygamber’in annesi Hz. Meryem adına bir kilise insa ettirilmistir. Meryem Ana Kilisesi
olarak kayıtlara geçen bu kilise, Abbasi Halifesi Me’mun döneminde(813-833), camiye
dönüstürülmüstür. Minare, Selahattin Eyyubi’nin Yegeni El Melik’ül Esref Muzafferüddin
Musa tarafından 1211–1212 yıllarında onarılmıstır. Yapı, Kanuni Sultan Süleyman(1520-
1566) döneminde restore edilmistir. 1810 yılında yapı kapsamlı bir onarım görmüstür. Evliya
Çelebi, Seyahatnamesinde bu camiden “Ibrahim Halil Tekkesi” olarak bahsetmektedir.
9
Halil-Ür Rahman Camii (Döseme Camii)
RIZVANIYE CAMII ve MEDRESESI
Halil-ür Rahman Gölü(Balıklıgöl)'nün kuzey kenarında bulunan cami, 1736(Hicri.1149)
yılında Rakka Valisi Rıdvan Ahmet Pasa tarafından yaptırılmıstır. Mihraba paralel ve üç
kubbeli olarak insa edilmistir. Caminin dogusunda tek serefeli bir minare yer alır. Harim giris
kapısı iki renkli malzeme kullanılarak yapılmıstır. Harim kısmı(ana ibadet mekânı) her
yönden açılan pencereleri ile oldukça aydınlıktır. Süsleme olarak yapının en ilginç kısmı, giris
kapısının Osmanlı kündekari tekniginin en güzel örneklerinden birine sahip olmasıdır. Ahsap
kapı, çivi kullanılmadan geçme ve kakma teknigiyle yapılmıstır. Kapı üzerinde zengin bitkisel
ve geometrik desenler bulunmaktadır.
Rızvaniye Camii
10
AYNZELIHA GÖLÜ (ANZILHA GÖLÜ)
Halil-ür Rahman Gölü'nün hemen güneyinde, Urfa Kalesinin önünde yer almakta olup,
150m2 alanı bulunan bir göldür. Bu göldeki balıklar, mekânın kutsal olduguna inanıldıgından
yenmez. Rivayetlere göre, Hz Ibrahim atese atılacagı zaman, Nemrut’un kızı Zeliha, Hz.
Ibrahim’in dinine iman ettigini söyleyince, babası tarafından atese atılır. Zeliha yanarak can
verir. Daha sonra, Zeliha'nın düstügü yerde bir göl olusur. Bu göle de Aynzeliha (Zeliha Gölü
veya Pınarı) adı verilir.
Aynzeliha Gölü
URFA KALESI
Urfa Kalesi’nin M.Ö. 10.000 yıllarına ait neolitik bir alan üzerine kuruldugu tahmin
edilmektedir. Kalenin yanı basında çıkarılan ve Sanlıurfa Müzesinde sergilenen 12.000 yılık
Balıklıgöl Heykeli ve Kale alanı, Balıklıgöl havzasının tarihini gözler önüne sermektedir.
6.yy’ye ait kayıtlarda kaleden bahsedilmemektedir. Kale ile ilgi ilk kayıtlar 11.yy’ye aittir.
Buna göre kale 6 yy. ile 11. yy arasına tarihlenebilir. Kale ilgili kabul edilen görüs: M.S. 812-
814 yılları arasında Abbasiler döneminde yapıldıgıdır. Kalenin üzerindeki korint baslıklı iki
sütun Edessa Karalı 9. MANU döneminde, M.S. 240-242 yılları arasında birer anıt sütun
olarak yapılmıstır. Dogudaki sütun üzerindeki Süryanice kitabede: "Ben askeri komutan
BARSAMAS (Günesin oglu)'in oglu AFTUHA. Bu sütunu ve üzerindeki heykeli veliaht
Prens MANU kızı, kral MANU esi, hanımefendim ve velinimetim kraliçe SALMETH için
yaptım" yazılıdır. Urfa Kalesi’nin, üç tarafı kayadan oyma hendek ile çevrilidir. Ayrıca
Aynzeliha Tüneli ile kale ile Aynzeliha Gölü arasında geçit saglanmıstır.
11
Urfa kalesi
MEVLID-I HALIL (DERGÂH) CAMII ve MAGARASI
(Hz. Ibrahim’in Dogdugu Makam)
Mevlid-i Halil Camii, Dergâh Platosu içerisinde, Balıklıgöl civarında yer alır. Mevlid, “kutlu
dogum” demektir. Hz. Ibrahim Peygamberin yanı basındaki magarada dogduguna
inanıldıgından, camiye Mevlid-i Halil Camii adı verilmistir. Mevcut kaynaklara göre yapı bes
büyük evre geçirmistir. Ilk olarak Seleukoslar döneminde alana, bir putperest tapınagı yapılır.
Yahudilik döneminde aynı alanda bir havranın varlıgından bahsedilir. Hıristiyanlıgın ilk
dönemlerinde, M.S.150 yılında, aynı alana Hıristiyanlar Kilisesi adında bir kilise insa edilir.
Bizans döneminde bu alana Urfa Ayasofyası yapılır. Son olarak; Osmanlı döneminde 1523
tarihinde Muhammed Salih Pasa tarafından aynı alana cami insa edilmistir. Halk tarafından
Mevlid-i Halil Magarasından çıkan suyun zemzemden sonra en sifalı su oldugu kabul
edilmektedir.
Mevlid-i Halil Magarası
12
HÜSEYNIYE ÇARSILARI (BAKIRCILAR ÇARSISI)
Hanlar Bölgesinde yer alan çarsılar, mimari olarak; kuzey güney yönünde birbirine paralel
olarak uzanan ve her biri 15'er çapraz tonozla örtülü iki kapalı çarsıdır. Çarsılar, 1887 yılında
Hartavizâde Hüseyin Ferideddin tarafından yaptırılmıstır. Çarsılarda saglı sollu dükkânların
kapılarının üzerinde karsılıklı olarak aydınlatma pencereleri yer alır.
Insa edildigi yıllarda halı, kilim, keçe ve benzeri yaygıların satıldıgı yer olarak kullanılmıstır.
Bir ara yemenici Pazarı olarak kullanılmıs ve son olarak bakırcı esnafına tahsis edilmistir.
Çarsılardan biri bakırcılar digeri ise kuyumcular tarafından kullanılmaktadır.
Hüseyniye Çarsıları
KAZZAZ PAZARI (BEDESTEN)
Gümrük Hanı'nın güneyine yer alır. 1562 yılında insa edilmistir. 1740 tarihli Rızvan Ahmet
Pasa Vakfiyesi'nde Bezzazistan adıyla geçen bu çarsının tamir ettirildigi yazılıdır. Kapalı
çarsı seklindeki Bedesten düzgün kesme taslardan yapılmıstır. Doguda Han Önü Çarsısı'na
açılan ana kapısı, Sipahi Pazarı'na açılan Batı kapısı, Pamukçu Pazarı'na açılan güney kapısı
ve Gümrük Hanı'na açılan kuzey kapısı olmak üzere 4 kapısı bulunmaktadır. Batı kapısının,
sipahi pazarındaki bir dükkânın bozulmasıyla açıldıgı vakfiyesinden anlasılır. Çarsıda saglı
sollu iki sıra halinde uzayan dükkânlar bir metre yüksekteyken 1998 yılındaki Sanlıurfa Ili
Kültür Egitim Sanat ve Arastırma Vakfı (SURKAV)’nın yaptıgı yenileme sırasında yer
seviyesine indirilmistir. Yapı günümüzde yöresel giysi ve aksesuarların satıldıgı çarsı olarak
kullanılmaktadır. Sanlıurfa Bedesteni Anadolu'da otantik degerini yitirmeyen ender
çarsılardandır.
13
Kazaz Pazarı
GÜMRÜK HANI
Hanlar Bölgesinde yer alır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1563 yılında Urfa
Sancakbeyi Halhallı Behram Pasa tarafından yaptırılmıstır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde
"Yetmis Hanı" olarak anılan han, dıs cepheleri kaplayan iki renkli kesme taslardan dolayı
“Alaca Han” adıyla da bilinir. Avlusundan Halil-ür Rahman Gölü'nün suyu geçmektedir. Iki
katlı bu hanın avlusunda çayhaneler bulunmaktadır. Giris eyvanının üzeri mescit olarak
degerlendirilmistir. 2001 yılında Rızvaniye Vakfı'nın katkılarıyla Sanlıurfa Ili Kültür Egitim
Sanat ve Arastırma Vakfı (SURKAV) tarafından restore edilmistir.
Gümrük Hanı
14
MEVLEVIHANE CAMII
Hasimiye Meydanı'nın dogusunda bulunan yapı, 18. Yüzyılda Urfalı mevleviler için,
Mevlevihane olarak insa edilmistir. Tekkelerin kapatılmasından sonra yapı, cami olarak
ibadete açılmıstır. Yapı, Vakıflar Genel Müdürlügü'nce restore edilmistir. Cami kare planlı ve
üzeri tek kubbe ile örtülüdür. Yapının batı cephesine bitisik olan çarsı, daha önce kasaplar
çarsısı iken yapılan kamulastırma çalısmalarından sonra hediyelik esyaların satıldıgı bir
çarsıya dönüstürülmüstür.
Mevlevihane Camii
HOSGÖRÜ MEYDANI (ELLISEKIZ MEYDANI)
Nimetullah Mahallesindeki Osmanlı Dönemine ait dört sokaga açılan tarihi yapıların
yogunlastıgı önemli bir meydandır. Bu meydanın güneyinde Kurtulus Ilkögretim Okulu
(Numune Mektebi- 19. yy. sonları), dogusunda Seyh Saffet Tekkesi(1892), Seyh Saffet
Çesmesi (1891) ve Muhammet Muhyiddin Türbesi (1795), kuzeyinde Reji Kilisesi (1861),
kuzeybatısında ise 15. yy’a ait Nimetullah Caminin yer aldıgı bu meydan, bir “Hosgörü
Meydanı” görünümündedir.
15
Ellisekiz Meydanı
REJI KILISESI (AZIZ PETRUS ve AZIZ PAULUS KILISESI)
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, Ellisekiz Meydanı'nın kuzeydogusundadır. Yapı, 6.
yüzyıla ait bir kilise kalıntısının üzerine, 1861 yılında insa edilmistir. Kilise, Hz. Isa’nın iki
havarisinin anısına insa edildiginden onların ismini tasımaktadır. Yapı, 1924 yılına yani Urfalı
Süryanilerin Halep'e(Suriye) göç edislerine kadar, aktif olarak kullanılmıstır.
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, 1924 yılında Tekel idaresi tarafından önce tütün fabrikası
sonra üzüm deposu olarak kullanılır. Kilise, halk tarafından Tekel kelimesinin Fransızca
karsılıgı olan Regie (Reji)'den dolayı "Reji Kilisesi" olarak isimlendirilmistir. Kiliseden
çıkarılan yazılı mezar tasları Urfa Müzesi'nde gönderilmistir. Kilise, Sanlıurfa Valiligi
tarafından 1998 yılında restore edilerek, 24 Mayıs 2002 tarihinde “Vali Kemalettin
Gazezoglu Kültür Merkezi” olarak hizmete girmistir. Bugün hala çesitli sosyal etkinlikler
için kullanılmaktadır.
Reji Kilisesi
16
Reji Kilisesi Içi
YORGANCI SOKAGI
Sanlıurfa’nın tarihi dokusunun korundugu en önemli bölgelerden olan Kültür Adası olarak
tanımlanan tarihi adanın kuzey kesimini olusturan sokaktır. Batıda Yıldız Meydanı'ndan
baslayıp kuzeye dogru devam ettikten sonra doguya yönelerek Hüseyin Pasa Sokak ile
birlesen Yorgancı Sokagının en güzel bölümü, Abdülkadir Hakkâri Evinin ve bir kabaltının
yer aldıgı bölümdür. Birçok evin restore edildigi bu sokakta bazı evler yöresel kültürün
yasatıldıgı birer konukevine dönüstürülmüstür.
Yorgancı Sokagı
17
YILDIZ SARAYI
Cami-i Kebir Mahallesindeki Osmanlı Dönemine ait sokak batıda Yıldız Meydanı’ndan
baslayıp kuzeye dogru devam ettikten sonra doguya yönelerek Hüseyin Pasa Sokak ile
birlesen Yorgancı Sokagının en güzel bölümü, Abdülkadir Hakkari Evi’nin ve burada bir
kabaltının yer aldıgı orta bölümdür.
Bazalt parke döseli dar sokagın kesme tastan yüksek duvarlarla sınırlandıgı bu
bölümünde Abdülkadir Hakkâri Evinden sokaga tasan konsol ve gönye çıkmalar kabaltı ile
birlikte sokaga güzel bir görünüm kazandırmıstır. Aynı sokakta restore edilerek konukevi
fonksiyonu verilen “Yıldız Sarayı Konukevi”, Urfa’da konukevi ve restaurant olarak hizmet
veren geleneksel Urfa evlerinin en büyügüdür.
Yıldız Sarayı
ULU CAMII
Cami, sehir merkezinde Divanyolu Caddesinde yer alır. Yapım tarihi belirlenemeyen, "Kızıl
Kilise" olarak adlandırılan eski bir kilisenin yerine insa edilmistir. Eski yapıya ait avlu
duvarları, sütunlar, sütun baslıkları ve çan kulesi halen mevcuttur. Caminin insa kitabesi
bulunmamaktadır. Bu yüzden kim tarafından ve ne zaman yapıldıgı kesin olarak
bilinmemektedir. 1170-1175 yıllarında Zengiler tarafından yaptırıldıgı tahmin edilmektedir.
Islam fetihlerinden sonra, sütunlarda kullanılan kırmızı mermerler ve kilise ile iliskisinden
dolayı “Mescid ül- Hamra (Kırmızı Mescit)” olarak isimlendirilmistir. Payeler üzerine
oturan ve her biri çapraz tonozlarla örülü on dört sivri kemerle avluya açılan cemaat yeri
Anadolu'da ilk kez Urfa Ulu Camii'nde bulunmaktadır. Caminin harim kısmında bir kuyu yer
alır.
18
Halk arasındaki bir inanısa göre Hz. Isa’nın, Kral Abgar’a, Havarisi Thomas’la gönderdigi
mendil bu kuyuya bırakılmıstır. Bu nedenle camiinin içindeki kuyunun suyu, sifalı olarak
kabul edilir. Minareye, Cumhuriyet döneminde bir saat eklenerek saat kulesine
dönüstürülmüstür. Minare, aynı zamanda sehrin ilk ve tek saat kulesi görevini de görmektedir.
Ulu Camii
Ulu Camii saat kulesi